Mevzide

Mevzide
Photo by Stijn Swinnen / Unsplash

Şu siperde durup düşüneyim biraz!

Kimin alnından girdi ilk kurşun,

kimin şakağına çarptı o saçma?

Sahi savaş ne saçma!

Adımı koyarken babam

hayal etmiş miydi bu anı?

Yüzümdeki çamuru, postalımdaki kanı!

Ya saçlarımı öperken annem

ve alnımı,

umar mıydı bir siperin dibinde

hayatı seven, insanları seven oğlu;

öldürecek başka bir canı?

Adım Barış!

Şimdi bir deniz kenarında,

bir söğüdün altında,

yüzünü rüzgara dönüp

sevdiğine sarılmak vardı!

Bir köy okulunda,

gözleri ışık ışık çocuklara

umutla haykırmak vardı:

„çocuklar inanın, güzel günler göreceğiz

güneşli günler”

Şiirler okumak vardı barış üzerine,

umuda ters giden ne varsa unutturmak

ve hepsini gözlerinden öpmek vardı!

şimdi bir şehirde,

bir köyde,

savaşın olmadığı dünyanın bir yerinde,

sırt üstü uzanıp

gökyüzünü izlemek vardı.

Peki kim verdi bana bu silahı

Ne işim var bu mevzide!

Kimin fikriydi bu kavga

Kimin elleri ile ateş ediyorum

ve kimin ayakları ile yürüyorum!

Bahar Bektaş